“BEYİN ÖLÜMÜ” İDDİASINDAN TOPARLANMAYA MI?
ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın “NATO’dan çıkarım” tehdidi, Fransa lideri Emanuel Macron’un “beyin ölümü” açıklaması. Hem ABD’den hem de Avrupa’dan gelen açıklamalar endişe kaynağıydı. Bu açıklamalar “NATO bitiyor mu?” sorusunu gündeme getirmişti. Ama artık başka bir dönem var. Ancak risk de büyük. NATO yeni stratejik konsepti tartışıyor. Ve bu tartışmaları alevlendirecek nitelikte. Zira, NATO’nun ABD ile ilişkileri onarma hedefi ve ABD’nin ‘öncü rol’ istemesi yeni ‘ABD hakimiyeti’ni gündeme getirebilir.
“GÜNEY KANADINDA ETKİN OLACAĞIZ” NE DEMEK?
Aslında yapılan 2010 tarihli ‘stratejik konsept’in güncellenmesi. 8 başlıkta reformları arasında 5 madde öne çıkıyor. Rusya hala ‘ana tehdit’. Ve konumunda daha da güçlü şekilde yer alıyor. Çin ise hem tehdit hem fırsat olarak görülüyor, yakından takip ediliyor. Sanal dünya çok önemli. Siber güvenlik, 5G gibi yeni iletişim teknolojileri yeni konseptte. NATO-ABD ilişkileri çok önemli. İttifak içi ve özellikle ABD ile ilişkilerin onarılması, yani ABD’nin daha fazla desteğinin sağlanması amaçlanıyor. Ve son madde NATO’nun ‘güney kanadı’nda daha etkin olması planlanıyor.
Müttefikler arasındaki siyasi koordinasyon, NATO 2030 için bir başka önemli alan. NATO’yu daha çok konuda ve daha çok formatta danışma ve koordinasyon platformu olarak kullanmak. Aynı zamanda Rusya ve Çin gibi değerlerimizi paylaşmayan ülkeler tarafından çürütülen, kurallara dayalı düzeni koruyabilmek için dünyanın dört bir yanındaki benzer fikirlere sahip demokrasilerle siyasi ve pratik işbirliğimizi geliştirmemiz gerekiyor.
NATO’nun önceliği soğuk savaşta, SSCB döneminde olduğu gibi Rusya. Fakat bir not var. Stratejik konsept, “Rusya’nın stratejik rekabeti ve büyüyen Çin askeri yetenekleri” dikkate alınarak hazırlanıyor. NATO, Rusya’nın ‘saldırgan eylemleri’ne yönelik ‘çift kulvarlı’ temel politikası güçlendirilecek. Gündemde, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, Doğu Ukrayna’daki varlığı, Doğu Avrupa üzerinde etkinliğini artırma çabası, Suriye’de ve Doğu Akdeniz’deki durumu, Avrupa ve ABD’ye yönelik siber saldırıları var. ‘Tedbir, yaptırım ve caydırıcılık’ politikaları güçlendirilecek.
NATO’nun yeni konseptinde Çin için bir ayrıcalık var. Çin, NATO için doğrudan bir askeri tehdit değil. Ekonomisiyle fırsatlar da sunuyor. Siber güvenlik döneminde Çin şirketlerinin batının iletişim altyapısında ağırlık kazanması önemli olarak görülüyor. Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika’da ekonomik yatırımların siyasi güç olarak yayılması gibi konular yakından izlenecek.
Fransa’nın bir dönem “Avrupa ordusu kuralım” iddiası da ittifakta tartışma konusu. Reformların temel hedeflerinden biri de üye ülkelerin, Avrupa-Atlantik güvenliğinde NATO’yu ‘temel kurum’ olarak teyit etmeleri ve bu ‘temel kurum’ olma özelliğinin güçlendirilmesi. NATO kararlarında ‘oybirliği’ ilkesi korunacak ancak özellikle AB ilişkilerinde bu ilkenin ‘hafifletilmesi’ de tartışmaya açılacak. Bunun, ‘üye ülkelerin veto hakkını kullanmalarının zorlaştırılması’ anlamına gelebileceği. Örneğin ‘üye olmayan AB ülkeleriyle yakın işbirliği’ gibi bir konuda AB üyesi Kıbrıs Rum Yönetimi’nin NATO ilişkilerinde Türkiye’nin veto hakkını etkileyebileceği, ayrıca ABD’nin etkinliğini artırabileceği tartışılıyor.
Ve Ankara için asıl önemli olan Türkiye ile ittifakın geleceği. Türkiye, 18 Şubat 1952’de NATO’ya üye oldu. Üyeliğin 69. yıl dönümünde Milli Savunma Bakanlığı yayımladığı kutlama mesajında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin NATO’nun ikinci büyük ordusu olarak ittifakın güvenliğinin tam merkezinde yer aldığını belirtti. 2 bin personel ile NATO’ya en çok katkı veren 5., bütçeye en fazla katkı sunan 8. ülke Türkiye. Ankara artık NATO tarihinde hiç olmadığı kadar net.
Türkiye’nin Suriye kaynaklı tehditlere ilişkin müttefikleri ile yaşadığı güven krizi ve Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemleri tartışma konusu. Türkiye, Suriye’den kaynaklanan açık tehdide rağmen ittifaktan alamadığı savunma güvencesini S-400’le sağlama yoluna gitmişti.
ABD’YE MESAJ: PKK, NATO MİSYONUNA EN BÜYÜK ENGEL
NATO’nun ‘güney kanadı’nda daha etkin olması yeni stratejide ön planda. ‘Güney kanadı’ söz konusu olduğunda, Türkiye ile ABD’nin Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ye desteği sınanacak. NATO’nun ‘Avrupa-Atlantik güvenliğinde temel kurum’ olma özelliğinin teyidi ve güçlenmesi, Türkiye açısından ABD’nin bu konuda atacağı adımlara bağlı.
İlk mesaj bizzat Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan geldi. Bundan sonra ne olacak? Türkiye’nin NATO’da özellikle Amerika’nın PKK/YPG’ye yardımı konusunda daha fazla tepki göstereceği açık. NATO mekanizmasının kullanılması, ABD’nin tavrı, bundan sonra Ankara’nın karşılığını belirleyecek.
Türkiye’nin Gara’daki mağara katliamı sonrası değiştirdiği strateji, hem NATO hem de ABD ile ilişkilerinde atacağı adımların ne olacağını zaman gösterecek.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.